Günümüzde haberleşme özgürlüğünün ceza hukuku normlarıyla korunması gelişen teknoloji ile birlikte önem arz etmeye başlamıştır.
Bu sebeple haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçu TCK 132. maddesinde “Haberleşmenin Gizliliğini İhlal” başlığı ile düzenleme altına alınarak “kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” denilmek suretiyle müeyyideye bağlanmıştır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında haberleşme içeriğinin ifşası, üçüncü fıkrasında ise kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini ifşa etmesi düzenlenmiş ve hukuki yaptırıma tabi tutulmuştur.
KORUNAN HUKUKİ YARAR
Haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçu ile korunmak istenen Anayasamızın 20, 22 ve 26.maddelerinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği, haberleşme hürriyeti ve ifade özgürlüğüdür.
Yapılan bu düzenleme ile amaçlanan kişilerin haberleşmelerini, başkalarının denetim ve gözetiminden uzak rahat bir şekilde gerçekleştirerek, haberleşmenin mahremiyetinin korunmasıdır.
FAİL
Kişiler arasından haberleşmenin gizliliğini ihlal eden herkes bu suçun faili olabilir. Bu suç tehlike suçu olup, failin bu suçu işlemesi halinde ceza alması için bir zararın meydana gelmesi gerekmemektedir.
TCK 132. maddesinin 1 ve 2.fıkralarında fail haberleşmenin tarafı olmayan bir üçüncü kişidir. Aynı maddenin 3.fıkrasında ise fail ancak haberleşmenin taraflarından birisi olabilir. Bu yönüyle haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçu, özgü suç niteliğindedir.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun, Türk Ceza Kanunu’nun 137.maddesinde düzenlendiği üzere “Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle” veya “belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle” işlenmesi halinde suçun nitelikli hali oluşmakta olup, ceza da artırım nedeni kabul edilmiştir.
Bu suçun faili eşlerden birisi olabileceği gibi tüzel kişilerde olabilir. Tüzel kişinin fail olması halinde TCK madde 140’ ta belirtildiği üzere tüzel kişilere özgü̈ güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
MAĞDUR
Haberleşmelerinin gizliliği ihlal edilen herkes bu suçun mağdurudur. Mağdur olarak haberleşme içeriğini gönderen ve bu içeriği alan kişileri anlamamız gerekmektedir. TCK 132. maddesinin 1 ve 2.fıkralarında haberleşmenin tarafları, 3.fıkrasında ise haberleşmeyi ifşa eden fail dışındaki haberleşmenin diğer tarafı olan kimselerdir.
HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNUN KONUSU
Haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçunun maddi konusu haberleşmenin içeriğidir. Suçun oluşması için farklı ortamlarda bulunan kişiler arasında herhangi bir iletişim vasıtası ile bir haberleşme yapılması gerekmektedir. Aynı şekilde haberleşmenin içeriğinin sır niteliğinde olması gerekmemektedir. Dolayısıyla içeriğin herkes tarafından bilinmesi suçun oluşmasını engellemez.
Haberleşme içeriğinin sınırlı olacak şekilde haberleşmeye taraf olan kişiler tarafından bilinmesi objektif unsuru oluştururken, sübjektif unsuru haberleşmeye taraf olan kişilerin haberleşme içeriğinden başkalarının bilgi sahibi olmaması yönünde taşıdıkları irade oluşturmaktadır. Bu nedenle toplum içinde aleni bir şekilde, tedbir alınmadan yapılan görüşmeler de bu suçun oluşması söz konusu değildir.
Özetle bu suçta asıl önemli olan husus haberleşme içeriğinin kişiselleştirilmesidir. Diğer bir deyişle haberleşme içeriğinin belirli kişi veya kişilere yöneltilmesidir.
HAREKET-SONUÇ
TCK 132. maddesindeki her fıkrada suçun farklı bir işleniş biçimini öngörmüştür.
Türk Ceza Kanunu madde 132 /1’e göre suç, haberleşmenin taraflarının rızası ve bilgisi olmaksızın haberleşme içeriğinin dinlenmesi, duyulması ya da görülmesi şeklinde işlenebilir.
Sadece haberleşmenin içeriği değil, aynı zamanda haberleşmenin kimler arasında gerçekleştiği, gerçekleşme şekli, zamanı ve süresine ilişkin bilgiler de haberleşmenin gizliliği kapsamına girmektedir. Bu nedenle suçun oluşması için failin bu içeriği anlamış olması gerekli değildir. Aynı şekilde failin, konuşmaların yabancı dilde olduğunu ve bu nedenle bir şey anlamadığını ifade etmesi suçun oluşumunu etkilememektedir.
Bu maddeyle cezalandırılan hareket sadece haberleşmenin gizliliğinin ihlalidir. Haberleşme içeriğinin kayıt edilmesi ise suçun nitelikli halini teşkil eder ve aynı maddenin ikinci cümlesi uyarınca verilecek ceza bir kat artırılır. Haberleşme içeriğinin kaydedilmesi ise fotoğrafının çekilmesi, sesin kaydedilmesi gibi yöntemlerle işlenebilir.
Tarafların vasıtasız olarak iletişimleri haberleşme kabul edilmediğinden, haberleşme niteliği taşımayan konuşmaların dinlenmesi haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçunu oluşturmaz. Ancak böyle bir iletişimin kayıt altına alınması halinde Türk Ceza Kanunu’nun 133. Maddesinde düzenlenen “Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi Ve Kayda Alınması” suçunu oluşturur.
Türk Ceza Kanunu madde 132/2’de haberleşme içeriğinin öğrenildikten sonra başkalarına aktarılması, yani ifşası, suç olarak düzenlenmiştir. Fail tarafından haberleşme içeriğinin kaç kişiye aktarıldığının önemi yoktur, bir kişiye aktarılmasıyla dahi bu suç oluşacağı gibi birden fazla kişiye aktarılmasıyla da tek suç oluşacaktır.
Bu suçun oluşabilmesi için, haberleşme içeriği ifşa edilirken haberleşmenin taraflarının da ifşa edilmesi ya da içerikten tarafların anlaşılabilir olması gerekir. Taraflarının kim olduğu bilinmeyen, anonim haldeki haberleşmelerin ifşası halinde bu suç oluşmayacaktır.
İfşayı öğrenen kişi sayısı önemli olmadığı gibi, haberleşme içeriğinin ne kadarının ifşa edildiği de önemli değildir. İfşa edilen kısım haberleşmenin bir kısmı olabileceği gibi tamamı da olabilir.
Haberleşme içeriğini açıklayan fail aynı zamanda haberleşmenin gizliliğini de ihlal etmiş olacağından, fail hakkında hem TCK 132/1 hem de 132/2’den ceza verilmesi ceza normlarına aykırılık teşkil ettiğinden, TCK madde 44 uyarınca daha ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılacaktır.
Haberleşmenin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi gerekir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135.maddesi uyarınca dinlenen, kayıt altına alınan ve gerekli yerlere aktarılan haberleşme içeriği bu suçun konusunu oluşturmaz.
Türk Ceza Kanunu madde 132/3 uyarınca haberleşmenin tarafı olan kişinin, karşı tarafın rızası olmaksızın, haberleşmeyi alenen ifşa etmesi de suç teşkil eder. Yani haberleşmenin tarafı da haberleşmenin gizliliğini korumakla yükümlüdür. Ancak bu fıkrada düzenlenen suçun ikinci fıkrada düzenlenen ifşa suçundan önemli farkları vardır. Öncelikle haberleşmenin tarafı olan kişinin haberleşmeyi alenen ifşa etmesi gerekmektedir. Alenen ifşanın gerçekleşmesi için, içeriğin televizyon, internet ya da radyo gibi haberleşme vasıtalarıyla yapılması gerekmektedir.
Bu suçun oluşması için haberleşme içeriğinin karşı tarafın rızası olmaksızın ifşa edilmesi arandığından, karşı tarafın rızası olmaması bu suçun tipiklik unsurudur. Dolayısıyla, karşı tarafın rızası konusunda yanılgıya düşen ve ifşa eden kişi bu yanılgısından yararlanır ve cezai sorumluluğu ortadan kalkar.
TCK 132. MADDE NİTELİKLİ HALLER
Haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçunun nitelikli halleri Türk Ceza Kanunu 132/1 maddesinin ikinci cümlesinde ve 137.maddede düzenlenmiştir.
Haberleşmenin Gizliliğinin İhlali Suçunun Haberleşme İçeriğinin Kaydı Suretiyle İşlenmesi:
Bu nitelikli hal Türk Ceza Kanunu’nun 132/1 maddesinin ikinci cümlesinde daha ağır ceza verilmesini gerektiren bir nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Bu suçun işlenmesi halinde, faile verilecek ceza bir kat artırılacaktır. Haberleşme içeriğinin herhangi bir şekilde kaydedilmesiyle suç oluşur. Bu nitelikli halin faili haberleşmenin taraflarından başka biri olmalıdır. Kişinin kendi haberleşmesini kaydetmesi bu madde kapsamında suç sayılamaz.
Haberleşmenin Gizliliğinin İhlali Suçunun Kamu Görevlisi Tarafından ve Görevinin Verdiği Yetkiyi Kötüye Kullanılmak Suretiyle veya Belli Bir Meslek ve Sanatın Sağladığı Kolaylıktan Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi:
Bu nitelikli hal Türk Ceza Kanunu’nun 137.maddesinde daha ağır ceza verilmesini gerektiren bir nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Bu nitelikli hal, failinin belirli kişiler olabilmesi nedeniyle, özgü suç niteliğindedir ve bu nitelikli halin işlenmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Elektronik Haberleşme Kanunu’nun Cezai Hükümler başlıklı 63/3 maddesi aşağıdaki hükmü amirdir:
MANEVİ UNSUR
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun taksirle işlenebileceğine dair 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda herhangi bir hüküm bulunmadığından taksirle işlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu ancak kasten işlenebilir. Failin hangi amaçla haberleşmenin gizliliğini ihlal ettiğinin hiçbir önemi yoktur. Söz konusu ihlal öç almak, merak gibi nedenlerle ihlal edilse de suç sübut bulacaktır.
TCK’nın 30. Maddesin de kastı kaldıran hata halleri düzenlenmiştir. Dolayısıyla suçun maddi unsurlarında hataya düşülmesi failin kastını kaldırarak, manevi unsurun gerçekleşmesini engelleyecektir. Sonuç olarak faile sorumluluk yüklenemeyecekktir.
HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ
Hakkın kullanılması, zorunluluk hali, kanunun verdiği yetkinin kullanılması, ilgilinin rızası hukuka uygunluk nedenleri bu suç bakımından uygulanabilir. Disiplin yetkisinin kullanımı nedeniyle bir velinin çocuğuna gelen mesajı okuması hakkın kullanılması kapsamında olup hukuka uygunluk nedeni teşkil eder.
Bir suçun mağduru konumunda olan ve başka türlü ispat şansı olmayan mağdurun veya yakınının, söz konusu haberleşmeyi kaydetmesi zorunluluk hali kapsamında hukuka uygunluk nedenidir.
Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca, elkoyma veya telekomünikasyon yoluyla yapılan önleme amaçlı iletişimin denetlenmesi halleri kanunun verdiği bir yetkiye dayandığı için hukuka uygunluk nedeni oluşur.
İşverenlerin, işyeri uzantılı e-postalar üzerinden işçilerin haberleşmelerini izlemeleri hukuka uygunluk nedeni teşkil etmemektedir. Ancak, bir sözleşme ile işçi bu denetime rıza göstermişse, ilgilinin rızası hukuka uygunluk nedeni oluşturacaktır.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ
TEŞEBBÜS
Haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçu sırf hareket suçudur, gizliliği ihlal eden icra hareketlerin gerçekleşmesiyle suç oluşur. Suçun tamamlanması için mağdurun herhangi bir zarara uğraması şart değildir. Bu suç için teşebbüs ancak icra hareketlerinin bölünebilir olması halinde söz konusu olur.
İÇTİMA
Haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişi, bu haberleşmenin içeriğini ifşa etmişse TCK madde 44 uyarınca daha ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılacaktır.
Failin işlemiş olduğu haberleşmenin gizliliğinin ihlali eylemiyle aynı zamanda özel hayatın gizliliğinin de ihlal edildiği durumlarda, failin hakkında yalnızca haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan yaptırım uygulanması gerekmektedir.
Fail, elde ettiği haberleşme içeriği ile kendisine veya başkasına menfaat sağlamaya çalışırsa, eylemin işleniş şekline göre hem yağma suçu veya şantaj suçu hem de haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan cezalandırılır.
Failin hem kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal etmesi hem de bu haberleşme içeriğinin muhatabına ulaşmasını engellemesi halinde, fail haberleşmenin gizliliğini ihlal suçuyla birlikte TCK’ nun 124.maddesinde düzenlenen “Kişiler arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi” suçundan da cezalandırılır.
İfşa edilen haberleşme içeriği nedeniyle mağdurun şeref veya saygınlığı zedelenmişse, fikri içtima gereği, haberleşmenin gizliliğinin ihlali ile hakaret suçlarından hangisinin cezası daha ağır ise o suçtan ceza verilir.
Haberleşme en az iki tarafla gerçekleştiği için, TCK 132. maddenin birinci ve ikinci fıkrasındaki haller dahilinde mağdur en az iki kişi olmaktadır. Tek bir fiille birden fazla kişiye karşı suç işlenmesi nedeniyle, bu hallerde, Türk Ceza Kanunu 43/2 uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır.
İŞTİRAK
Bu suça iştirakin her türü mümkündür. Faili icra hareketlerini yapmaya azmettiren, icra hareketlerine yardım eden veya suçu birden fazla kişi olarak işleyenler suça iştirak etmiş sayılırlar.
YAPTIRIM
Türk Ceza Kanunu 132/1 ilk cümle uyarınca haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Aynı maddenin ikinci cümlesi kapsamında haberleşme içeriğini kaydeden kişiye verilecek ceza bir kat artırılır.
Türk Ceza Kanunu 132/2 kapsamında haberleşme içeriğini ifşa eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Türk Ceza Kanunu 132/3 uyarınca, haberleşme içeriğini haberleşmenin taraflarından birinin ifşa etmesi halinde, kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Türk Ceza Kanunu madde 137 uyarınca, suçun kamu görevlisi tarafından ve görevi kötüye kullanmak suretiyle ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 63/3 maddesi uyarınca, bu suçun elektronik haberleşme hizmeti vermek üzere yetkilendirilmiş bulunan işletmecilerin personelleri tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılacaktır.
Türk Ceza Kanunu madde 140 uyarınca, bu suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde tüzel kişilere yönelik güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
KOVUŞTURMA USULÜ, YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME
Türk Ceza Kanunu’nun 139.maddesi uyarınca bu suçun soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlıdır. Şikâyet hakkı kanunda öngörülen süre içerisinde kullanılmalıdır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253.maddesi kapsamında uzlaşma kapsamında bir suçtur.
Görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise haberleşmenin gizliliğini ihlal suçların da gizlilik ihlalinin gerçekleştirildiği yer mahkemesidir. Bir başka ifadeyle, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu yönünden gizlilik ihlali veya kaydetme eyleminin gerçekleştirildiği yer, haberleşme içeriklerinin ifşası suçları yönünden ise ifşanın yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir.