T.C YARGITAY
4.Ceza Dairesi
2018/ 3177 ESAS
2018 / 11051 KARAR
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
5271 sayılı Kanun’un 74/1-4. maddesinin, “1) Fiili işlediği yolunda kuvvetli şüpheler bulunan şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığını, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğunu ve bunun, kişinin davranışları üzerindeki etkilerini saptamak için; uzman hekimin önerisi üzerine, Cumhuriyet savcısının ve müdafiin dinlenmesinden sonra resmî bir sağlık kurumunda gözlem altına alınmasına, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından karar verilebilir. (4) Gözlem altına alınma kararına karşı itiraz yoluna gidilebilir; itiraz, kararın yerine getirilmesini durdurur.” şeklinde olduğu, sanığın suç tarihinde cezaî ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda sanığın sevk edildiği Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 08/06/2017 tarihli ve 11176871462 sayılı raporu ile anılan Kanun’un 74. maddesi gereğince gözlem altına alınmasının gerektiğinin bildirildiği, dolayısıyla uzman bir hekimin önerisi üzerine, anılan kararın verildiği gözetilmeksizin, Mahkemenin infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde, sanık hakkında Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılması, anılan kurumun rapor düzenleyememesi hâlinde gözlem altına alma kararı verilmesi gerektiğinden bahisle itirazın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
OLAY:
Cinsel taciz ve şantaj suçlarından sanık … hakkında İstanbul Anadolu 66. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/129 esasına kayden yapılan yargılama sırasında, sanığın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 74. maddesi uyarınca gözlem altına alınmasına dair 24/10/2017 tarihli ara kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin mercii İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/11/2017 tarihli ve 2017/2834 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 74/1-4. maddesinin, “1) Fiili işlediği yolunda kuvvetli şüpheler bulunan şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığını, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğunu ve bunun, kişinin davranışları üzerindeki etkilerini saptamak için; uzman hekimin önerisi üzerine, Cumhuriyet savcısının ve müdafiin dinlenmesinden sonra resmî bir sağlık kurumunda gözlem altına alınmasına, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından karar verilebilir. (4) Gözlem altına alınma kararına karşı itiraz yoluna gidilebilir; itiraz, kararın yerine getirilmesini durdurur.” şeklinde olduğu, sanığın suç tarihinde cezaî ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda sanığın sevk edildiği Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 08/06/2017 tarihli ve 11176871462 sayılı raporu ile anılan Kanun’un 74. maddesi gereğince gözlem altına alınmasının gerektiğinin bildirildiği, dolayısıyla uzman bir hekimin önerisi üzerine, anılan kararın verildiği gözetilmeksizin, Mahkemenin infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde, sanık hakkında Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılması, anılan kurumun rapor düzenleyememesi hâlinde gözlem altına alma kararı verilmesi gerektiğinden bahisle itirazın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Sanık hakkında CMK’nın 74. maddesi gereğince verilen gözlem altına alma kararına yönelik itirazın kabulüne dair merci kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
1982 Anayasası’nın 12. maddesinin birinci fıkrasında; herkesin, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu belirtilmiş, 13. maddesinde; “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” biçiminde düzenleme yapılmış, yine 19. maddesinde; herkesin, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahip olduğu, mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimsenin hürriyetinden yoksun bırakılamayacağı hüküm altına alınmıştır.
CMK’nın 74. maddesi;
“(1) Fiili işlediği yolunda kuvvetli şüpheler bulunan şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığını, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğunu ve bunun, kişinin davranışları üzerindeki etkilerini saptamak için; uzman hekimin önerisi üzerine, Cumhuriyet savcısının ve müdafiin dinlenmesinden sonra resmî bir sağlık kurumunda gözlem altına alınmasına, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından karar verilebilir.
(2) Şüpheli veya sanığın müdafii yoksa hâkim veya mahkemenin istemi üzerine, baro tarafından bir müdafi görevlendirilir.
(3) Gözlem süresi üç haftayı geçemez. Bu sürenin yetmeyeceği anlaşılırsa resmî sağlık kurumunun istemi üzerine, her seferinde üç haftayı geçmemek üzere ek süreler verilebilir; ancak sürelerin toplamı üç ayı geçemez.
(4) Gözlem altına alınma kararına karşı itiraz yoluna gidilebilir; itiraz, kararın yerine getirilmesini durdurur.
(5) Bu Madde hükmü, 223 üncü Maddenin sekizinci fıkrası gereğince yargılamanın durması kararı verilmesi gereken hâllerde de uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Gözlem altına alınma kararı, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir düzenlemedir. Bu nedenle kanun koyucu tarafından sıkı koşullara bağlı tutulmuştur. Bu koşullar; kuvvetli şüphenin bulunması, uzman hekimin önerisi, Cumhuriyet savcısının ve müdafiin dinlenmesi, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından karar verilmesi ve süredir. Her ne kadar kanun maddesinde belirtilmese de gözlem altına alınma kararı kişiyi hürriyetinden yoksun bırakacağı için Anayasa’da temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması için öngörülen ölçülülük ilkesi, gözlem altına alınma kararı verilirken de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bağlamda, şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığı, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğu ve bunun, kişinin davranışları üzerindeki etkileri gözlem altına alınmadan tespit edilebiliyorsa önce bu yol tüketilmeli, başka türlü tespitin mümkün olmaması halinde ise gözlem altına alınma yoluna başvurulmalıdır. Ayrıca sanık veya şüphelinin isnad edilen suçu işlediğine dair kuvvetli şüphe bulunmuyorsa gözlem altına alınma kararı verilemeyecektir. Gözlem altına alınma kararı verilmeden önce mutlaka uzman hekimden görüş alınması gerekir. Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma özelliği nazara alındığında, uzman hekim görüşünü bizzat şüpheli veya sanığı muayene ederek belirlemeli, evrak üzerinden sanık veya şüpheliyi görmeden gözlem altına alınma önerisinde bulunmamalıdır.
İncelenen dosyada;
Sanık … D.. hakkında katılan …’a yönelik şantaj ve tehdit suçlarından cezalandırılması talebiyle kamu davasının açıldığı, sanığın kolluk aşamasında alınan savunmasında psikolojik sorunları olduğunu, kendisinde bipolar bozukluk bulunduğunu beyan ettiği, İstanbul Anadolu 66. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/129 esas sayılı dosyası üzerinden 18/04/2017 tarihli tensip kararıyla sanığın cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda rapor düzenlenmesi için sanığın mevcutlu olarak hastaneye sevkine karar verildiği, sanığı muayene eden ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı tarafından düzenlenen Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 08/06/2017 tarihli ve 11176871462 sayılı raporunda; suç tarihindeki durumunun değerlendirilebilmesi için CMK’nın 74. maddesi uyarınca gözlem altına alınması gerektiğinin bildirildiği, rapor üzerine sanığa müdafii atandığı, Cumhuriyet savcısının yazılı görüşünün alındığı, 24/10/2017 tarihli duruşmada söz konusu raporun okunduğu, sanık müdafiinin dinlendiği ve CMK’nın 74. maddesi uyarınca sanığın resmi bir sağlık kurumunda, sürenin yetmeyeceğinin anlaşılması halinde kurumun istemi üzerine her seferinde üç haftayı geçmemek üzere her halde en çok 3 ay süre ile üç haftaya kadar süreyle gözlem altına alınmasına, gözlem altına alma kararının gereğinin Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yerine getirilmesine karar verildiği, anılan karara sanık müdafii tarafından 31/10/2017 tarihinde, sanığın değişik hastanelerde tedavi gördüğü, bu hastanelerden tedavi evrakları istenerek hastalığının teşhisinin mümkün olduğu, bu nedenle başka yolla tespiti mümkünken sanığın gözlem altına alınmasının orantılılık ilkesine aykırı olduğu belirtilerek itiraz edildiği, merci İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 08/11/2017 tarihli ve 2017/2834 Değişik İş sayılı kesin nitelikteki kararıyla, sanığın tedavi olduğu hastanelerden tüm tedavi evraklarını toplayarak İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na mevcutlu sevki ile rapor alınması, İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından rapor verilmediği takdirde gözlem altına alma kararının değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle itirazın kabulüne, İstanbul Anadolu 66. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/10/2017 tarihli gözlem altına alma ara kararının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Gözlem altına alınma kararının, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir düzenleme olması, CMK’nın 74. maddesinde belirtilmese de gözlem altına alınma kararı kişiyi hürriyetinden yoksun bırakacağı için Anayasa’da temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması için öngörülen ölçülülük ilkesinin gözetilmesinin ve başka suretle rapor düzenlenmesinin mümkün olmadığı hallerde gözlem altına alınma yoluna başvurulmasının gerekmesi karşısında; sanığın tedavi evrakı temin edilerek bu evrakla birlikte ilgili sağlık kuruluşuna sevki sağlanıp TCK’nın 32. maddesi uyarınca rapor düzenlenmesinin talep edilmesi, buna rağmen rapor tanzim edilemeyip sanığın gözlem altına alınmasının istenilmesi halinde gözlem altına alınma kararı verilmesinin gerektiği gözetilmeden kurulan, sanığın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 74. maddesi uyarınca gözlem altına alınmasına dair İstanbul Anadolu 66. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/129 esas sayılı ve 24/10/2017 tarihli ara kararının yasaya uygun olmadığı, bu nedenle de anılan karara yönelik itirazın kabulü ile kaldırılmasına ilişkin merci İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/11/2017 tarihli ve 2017/2834 değişik iş sayılı kararında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden bozma isteminin, CMK’nın 309. maddesi gereğince REDDİNE, sonraki işlemlerin, CMK’nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 31.05.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.