T.C.
DANIŞTAY
9. DAİRE
E. 2015/2371
K. 2019/1101
İSTEMİN KONUSU :
Ankara 3. Vergi Mahkemesi’nin 20/…/….. tarih ve E:2014/…, K:2014/….. Sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: ……….İnş. San. Tic. Tur. Ltd. Şti’nin vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen 14/01/… tarih ve 2014……… Sayılı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:
Dava konusu ödeme emri içeriği borcun tahsili için, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnameye karşı açılan davanın reddine ilişkin Ankara … Vergi Mahkemesi’nin 03/04/…..tarih ve E:2012/…, K:2013/…. kararının, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 03/…../….. tarih ve E: 201./…, K:201./….Sayılı kararı ile onandığı, Ankara 1. Vergi Mahkemesi’nin ret kararına istinaden şirket hakkında 2 No.lu ihbarnamenin düzenlenip usulüne uygun tebliğ edildiği, tebligat neticesinde kesinleşen amme alacağı için şirket adına ödeme emri düzenlenip tebliğ edildiği ve söz konusu kamu alacağının vadesinde ödenmemesi üzerine, yapılan malvarlığı araştırmasında şirkete ait üç araca haciz konulduğu, araçların üzerinde başka hacizler bulunması ve araçların satış işlemi yapılsa dahi amme alacağınınn tahsil edilemeyeceği anlaşıldığından, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesi gereğince, şirketten tahsil imkanı olmayan borçların şirket ortağı olan davacıdan sermaye hissesi oranında aranmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Ödeme emri içeriği borcun, ortağı olduğu şirket ile dava dışı kooperatif arasında imzalanan sözleşme nedeniyle salınan cezalı damga vergisine ilişkin olduğu ve Damga Vergisi Kanunu’nun 24. maddesine göre, verginin ödenmemesinden kağıtları imza edenlerin müteselsilen sorumlu oldukları, borcun sözleşmeyi imza edenlerden tahsil edilememesinin mümkün olmayacağı, nitekim, sözleşme kapsamında şirket tarafından, dava dışı kooperatife teminat mektupları verildiği, kooperatifin banka hesaplarından da alacağın tahsil edilebileceği, borçtan sorumlu olsa dahi, ceza ve faizden sorumlu tutulamayacağı iddialarıyla kararın bozulması istenilmektidir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ HAKAN VAR’IN DÜŞÜNCESİ:
Davalı idarenin savunmasında sunduğu belgelerden ödeme emrinin borçlu şirkete 28/03/2014 tarihinde, davacıya ise daha önceki 21/02/2014 tarihinde tebliğ edildiği görüldüğünden, şirkete karşı takibin kesinleşmesinden sonra davacıya ödeme emri tebliğ edilip edilmediği, tebliğ edilmiş ise borçlu şirket adına kayıtlı olup kaydına haciz uygulanan araçların değer tesbitinin yapılıp yapılmadığı araştırılmak suretiyle hacizli araçların şirket borcunu karşılayıp karşılamadığı dolaysıyla kanuni temsilcinin takibini gerektiren hukuki koşulların oluşup oluşmadığı belirlenmeksizin davanın reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığından; davacının temyiz isteminin kabulüyle eksik incelemeye dayanan Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
……..İnş. San. Tic. Tur. Ltd. Şti’nin 2009/Mayıs dönemine ilişkin vergi borçlarının şirketten tahsil imkanı kalmadığından bahisle şirket ortağı sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmiştir. Ödeme emrinin tebliği üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesinde “Limited şirket ortakları şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar” kuralı yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer alan kanun hükmünün değerlendirilmesinden, limited şirketlerin vergi borçlarından dolayı öncelikle o şirket adına tarh ve tahakkuk işlemi yapılacağı, borç ödenmediği takdirde şirket adına ödeme emri düzenleneceği ve kamu alacağının şirketten tahsil edilmesi için idarece 6183 Sayılı Kanunda sayılan tüm takip yollarının tüketileceği ve buna rağmen borç şirketten tahsil edilemezse şirket ortağı adına ödeme emri düzenleneceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, asıl borçlu şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırması neticesinde şirkete ait üç araca haciz uygulandığı, ancak söz konusu araç üzerinde başkaca hacizlerin bulunması nedeniyle şirket mal varlığının kamu alacağını karşılamadığından hareketle ortak sıfatıyla davacıya yönelindiği anlaşılmıştır.
Olayda, şirkete ait araçların satılarak asıl borçlu şirketle ilgili tüm takip yolları tüketildikten sonra şirket ortağına başvurulması gerekirken, bu yollar tüketilmeden davacının ortak sıfatıyla takip edilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Ayrıca davalı idarenin savunma ekinde sunduğu belgelerden asıl borçlu şirkete ödeme emrinin 28/03/2014 tarihinde, davacı şirket ortağına ise daha önceki bir tarihte 21/02/2014 tarihinde tebliğ edildiği hususunun verilecek kararda dikkate alınacağı açıktır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacı temyiz isteminin kabulüne,
2. Yukarıda gerekçesi özetlenen Ankara ….. Vergi Mahkemesi’nin 20/11/… tarih ve E:2014/…, K:2014/…. Sayılı kararının BOZULMASINA,
3. 2577 Sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.