T.C.
YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ
E. 2019/21423- K. 2020/7603
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süreleri, kararların niteliği ve suç tarihine göre yapılan incelemede dosya görüşüldü:
KARAR :
A. Sanık … hakkında fuhuş suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün temyizinde;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
UYAP sisteminden alınan güncel nüfus kaydına göre, sanık …’in 17/07/2014 tarihinde öldüğünün anlaşılması karşısında, ölümün doğruluğu kesin biçimde saptanarak, bu sanık hakkında açılan kamu davasının TCK’nın 64 ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince düşmesine karar verilip verilmeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, başkaca yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN BOZULMASINA,
B. Sanık … hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükmü ile sanıklar … ve … hakkında fuhuş suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyizinde;
Sanıklara atılı suçlara ilişkin yasa maddelerinde öngörülen cezaların üst sınırı uyarınca, 5237 Sayılı TCK’ nın 66/1-e, ve 67/4. maddelerine göre, suçların tabi bulunduğu 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımının temyiz inceleme sürecinde gerçekleştiği anlaşıldığından, sanıklar …, … ve … müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmekle, 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’ nın 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye uygun olarak başkaca yönleri incelenmeyen HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK.nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanıklar hakkında açılan kamu davalarının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle, 5237 Sayılı TCK’ nın 66/1-e, 67/4. ve CMK’ nın 223/8. maddeleri gözetilerek DÜŞMESİNE,
C- ) Sanık … hakkında örgüt suçundan kurulan mahkumiyet hükmü ile sanıklar …, …, …, … ve … hakkında fuhuş suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyizinde ise;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak,
1. Örgüt kurma suçları açısından:
TCK’nın 220. maddesinde tanımlanan “örgütün” varlığının kabul edilebilmesi için hiyerarşik ilişki içinde olan en az üç kişiden teşekkül etmesi, örgütün yapısının sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan belirsiz sayıda suçları işlemeye elverişli bulunması, suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme ile işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı içinde hareket etmesi ve bu amaçlar doğrultusunda faaliyette bulunup, “devamlılık” göstermesi gerekir.
Örgüt niteliği itibarıyla devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil iştirak iradesinden söz edilebilecektir. Ancak, amaçlanan suçları işlemede kolaylık sağladığı için işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan örgütün varlığı için, amaç suçları işleme zorunluluğu olmadığı da dikkate alındığında, devamlılığın belirlenmesi noktasında yalnız amaç suçların sürekli bir şekilde işlenmesi değil, öncelikli olarak, amaç suçları sürekli biçimde işleme kararlılığının mevcut olup olmadığının araştırılması zorunludur.
Örgüt soyut bir birleşme değildir, bünyesinde hiyerarşik bir ilişki hakimdir. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Bu ilişki dolayısıyla örgüt, mensupları üzerinde hakimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; sanık … hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve bu örgütte yönetici olmasından dolayı mahkumiyet hükmü kurulduğu, oysaki Mahkemece kabul edilen fuhuş suçu örgütünde, fuhuş suçu işleyen ayrı ayrı kişilerin kimi bazı olaylar açısından aralarında iştirak iradesinin varlığı kabul edilse de üye ve yönetici kabul edilenler arasında hiyerarşik bir yapılanmanın sergilenemediği, amaç suç olan fuhuş suçlarında eylemli bir paylaşım içerisinde suç üzerinde hakimiyet tesisi olduğuna ilişkin delillerin bulunmadığı, örgüt mensubu olarak kabul edilen kişiler arasında organize olmuş bir birliktelikten söz edilemeyeceği, böylelikle, sanığın itham edildiği suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve/veya yönetme suçunu işlediğini gösterir nitelik ve yeterlilikte her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, sanık hakkında atılı suçtan beraat yerine mahkûmiyet karar verilmesi,
2. Fuhuş suçları açısından;
Bir numaralı bentte anlatıldığı şekliyle somut olayda suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt bulunmadığından sanıklar hakkında fuhuş suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinde, TCK’nın 227/6. maddesinin uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,
Kabule göre de;
a- ) Suç tarihinin gerekçeli karar başlığında, 18/06/2006 yerine 2000-2005 yılları şeklinde hatalı gösterilmek suretiyle CMK’nın 232/2-c maddesine aykırı davranılması,
b- ) Sanıklar …, …, … hakkında örgüt suçundan açılan kamu davalarının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeni ile düşmelerine karar verilmesine rağmen fuhuş suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinde, TCK’nın 227/6. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
c- ) Mağdur …’nın alınan ifadesinde, fuhuş yaptığını kabul etmemesi, bu mağdurun diğer iki mağdurdan farklı olarak yapılan adli aramada örgüt lideri olarak gösterilen sanık …’un şahsi evinde bulunması, diğer mağdurların da bu mağdurun fuhşuna ilişkin anlatımlarının olmaması ve iletişim tespit tutanaklarında da bu mağdurla alakalı delil niteliğinde kayıtların olmaması karşısında, sanıklar hakkında mağdur …’ya yönelik fuhuş suçundan da mahkumiyet hükümleri kurulması,
d- ) Sanıkların bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı mağdurlara yönelik birden fazla kez fuhuş suçunu işlemesi nedeniyle sanıklar hakkında, TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
SONUÇ :
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar …, …, …, … müdafiileri ile sanık …’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 Sayılı CMUK’nın 326/ son maddesi uyarınca cezayı aleyhe değiştirme yasağının gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 17.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.