Av. Arb. Utku ARSLAN
·
0 545 685 59 39
·
av.utkuarslan@gmail.com
Bize Ulaşın

Tefecilik Suçu ve Cezası (TCK 241. Md.)

TCK 241

Tefecilik suçu, TCK 241. maddesinde düzenleme alanı bulan “Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin” suçlar arasında yer alır. Kanun koyucu tefecilik suçu ile ilgili düzenlemesiyle korunan hukuki yarar, ekonomik kuralların ve bunların başında gelen serbest rekabet mekanizmasının işleyişinin bozulması ve kamu güvenliğinin korunmasıdır.

Söz konusu suç; kazanç elde etmek amacıyla bir kişiye doğrudan ödünç para verme, kredi kartı kullanılarak pos cihazından para çekme veyahut senet kırdırma şeklinde ödünç para verilmesiyle meydana gelir.

TCK 241 TEFECİLİK SUÇUNUN MADDİ UNSURLARI

FAİL

Tefecilik suçu, faili itibariyle özgü suçlar arasında değildir. Tefecilik suçu, çok failli bir suçtur. Bu suçun gerçekleşmesi için, ödünç para veren ve ödünç para alan olarak iki kişinin bulunması zorunludur. İvaz karşılığında ödünç para veren kişiye “tefeci” denilmektedir. İvaz karşılığında ödünç para alan kişi de tefecilik suçun faili olmasına rağmen, sadece ivaz karşılığı ödünç para veren kişi cezalandırılmaktadır. Yargıtay uygulamaları ışığında, tefecilik suçundan dolayı açılan davalara, tefecilik suçundan dolayı bir kısım gelirler sistem dışına çıktığından ve devlet vergi gelirlerinden mahrum kalarak zarara uğradığından ancak maliye hazinesi müdahil olarak katılabilir.

MAĞDUR

Tefeciden faiz karşılığı ödünç para alan kişinin mağdur sıfatı taşımadığı Yargıtay kararlarıyla istikrar kazanmıştır. Dolayısıyla bu kimselerin, fail hakkında açılan kamu davasına katılma hakları bulunmadığından hükmü temyiz etme yetkisi de bulunmamaktadır. Bu kişiler faili şikayet etmiş ise ancak ihbarcı durumunda olabilirler.

TEFECİLİK SUÇUNUN KONUSU

Tefecilik suçunun meydana gelebilmesi için yasaca ifade edilen suç unsurlarının ve şartlarının mevcut olması gerekir. Zira ödünç olarak verilen her şey, tefecilik suçuna konu teşkil etmez. Tefecilik suçunun konusu kazanç karşılığı başkasına verilen ödünç paradır.

Suça konu teşkil eden paranın TL veya döviz olması önemli değildir. Tefecilik suçunun konusu hususunda altı çizilmesi gereken bir diğer önemli husus; altın, gümüş, takı ve sair değerli madenlerin bu suça konu teşkil edemeyeceğidir. Örneğin ödün olarak altın verilip, fazlasıyla alınması da tefecilik suçunu oluşturmaz.

Açık bir şekilde düzenlenmemiş olsa da suçun oluşabilmesi için ödünç verilen para karşılığında talep edilen faiz oranının piyasa faiz oranlarının üstünde olması gerekmektedir.

HAREKET

Tefecilik suçunun hareket unsuru, faiz veya başka bir namla da olsa kazanç sağlamak amacıyla başkasına ödünç para verme işlemidir. Bu suçun oluşması için öncelikle ikrazatçılık yapmak üzere yetkili organlardan izin alınmamış olması veya yetkili organlarca verilen iznin iptal edilmiş olması gerekmektedir.

Bu suçun oluşması için fail tarafından başka birisine para verilmiş olması ve bu paranın da ödünç olarak verilmiş olması gerekmektedir. Verilen bu paranın kazanç elde etmek amacıyla verilmiş olması gerekir. Bir kimsenin yalnızca paraya ihtiyacı olanlara yardımcı olmak amacıyla para verip belli süre sonra aynı miktarda parayı alması ya da bir kimseye döviz cinsinden para verip daha sonra aynı miktarda parayı, döviz yükselmiş olmasına rağmen geri almış olması tefecilik suçunu oluşturmayacaktır.

Failin ödünç verdiği para olsa da verilen bu para karşılığı sağlanan menfaatin para olması zorunlu değildir. Örneğin failin 150.000 TL verdiği paraya belli bir vadeden sonra 100.000 TL ve araba olarak geri alması tefecilik suçunu oluşturmaktadır.

Yargıtay ilgili dairesi, verdiği pek çok kararında, kişinin somut olayda “başka şahıslara faiz karşılığı ödünç para” verip vermediğinin, faiz karşılığı ödünç para vererek çıkar sağlayıp sağlamadığının, ödünç para verme fiilinin “sistemli bir şekilde” işlenip işlenmediğinin, “süreklilik” taşıyıp taşımadığının, bu işi meslek haline, raş haline getirip getirmediğinin araştırılması gerektiğini kabul etse de TCK 241. maddesi uyarınca bir kez dahi olsa faiz karşılığı ödünç para verme eyleminin tefecilik suçunu oluşturacağı değerlendirilmektedir.

Tefecilik suçu senet kırdırma şeklinde de işlenebilmektedir. Senet kırdırma; henüz vadesi gelmemiş bir bononun vadesinden önce başkasına verilerek karşılığında bonoda üzerinde yazılı meblağdan daha az bir miktar para alınması durumunda tefecilik suçu oluşmaktadır.

Kredi kartıyla tefecilik suçunun işlenmesi ise; kartla alışveriş yapılmış gibi pos makinasından kart çekilmekte ve üye iş yeri kart hamiline daha düşük bir bedeli peşin olarak ödeyerek, kazanç elde etmektedir.

POS tefeciliğinin diğer bir şekli ise, öncelikle kişinin kredi kartı borcunun ödenip (uygulamada buna kartın döndürülmesi denmektedir), bunun karşılığında ise, kişinin kartından altın veya elektronik bir alet satın alınmış̧ gibi 12.000 TL’lik satış̧ bedeli karttan çekilmektedir. Hatta bu bedel 12 aya kadar taksitlendirilmektedir.

MANEVİ UNSUR

Tefecilik suçu kasten işlenen bir suçtur. Ödünç para karşılığında faiz talep edilmesi tek başına tefecilik suçunun oluşması için yeterli değildir. Asıl araştırılması gereken husus failin kazanç elde etme amacıyla hareket edip etmediğidir.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ

TEŞEBBÜS

Tefecilik suçunun tamamlanabilmesi için failin kazanç elde etmek amacıyla bir başkasına ödünç para vermesi gerekmektedir. Fail tarafından faiz karşılığı verilen paranın alıcıya gönderilmesi esnasında failin elinde olmayan nedenlerle paranın teslimi gerçekleşmemişse tefecilik suçu teşebbüs aşamasında kalmış kabul edilir.

İÇTİMA

Fail aynı kimseye karşı birden fazla defa kısa aralıklarla kazanç sağlamak amacıyla ödünç para verirse zincirleme suç hükümleri uygulanırken, başka kimselere ödünç para vermesi durumunda gerçek içtima hükümleri uygulanarak ayrı ayrı ceza verilmesi gerekmektedir.

İLGİLİ KARAR:
Sanığın işlediği sabit olan tefecilik suçunun mağdurunun hazine olması ve sanığın birden çok kişiye faiz karşılığında para vermesi dikkate alındığında, sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Karar metnini okumak için tıklayınız: Tefecilik Suçunda Zincirleme Suç Hükmünün Uygulanması

İçtima bakımından belirtmek istediğimiz diğer önemli husus ise Yargıtay uygulamalarına göre, TCK 241. maddesindeki tefecilik suçunu oluşturduğu kabul edilen ve uygulamada POS tefeciliği olarak kabul edilen eylemler aynı zamanda 5464 sayılı BKKKK’nın 36. maddesinde yer alan  “gerçeğe aykırı harcama belgesi düzenlenmesi” suçunu da oluşturmaktadır. Bu durumda farklı neviden fikri içtima hükümleri uygulanarak, failin tek bir hareketle işlemiş olduğu iki suçtan en ağır cezayı gerektiren hangisi ise o suçtan dolayı ceza verilmesi yerinde olacaktır.

YAPTIRIM

Tefecilik suçunun cezası, TCK 241’de düzenlenmiş olup suçun failine hükmedilecek cezalar şu şekilde ifade edilebilir:

  • Bir kimse, kazanç sağlamak adına bir başkasına ödünç verirse bu durumda iki yıldan altı yıla kadar süreli hapis cezasına ve beş yüz günden beş bin güne kadar adli para cezasına çarptırılır.
  • Tefecilik suçu bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenirse bu durumda hükmedilecek ceza bir kat artırılır.
  • Tefecilik suçu işlenerek lehine haksız yarar sağlanan tüzel kişilere dair bunlara özgü güvenlik tedbirleri kararı verilir. Bu hüküm, TCK 242’de düzenlenmiştir.

Kanun koyucu, tefecilik suçunun cezası için süreli hapis cezası ve adli para cezasının beraber uygulanmasını ifade etmiştir. Bir diğer ifade ile suçun failine süreli hapis cezası verilirken suçun durumuna göre adli para cezası da verilir. Suçun ispatı noktasında en mühim husus, yaşamın doğal seyri içinde suçun mağduru ve faili arasında para alışverişinin haricinde bir ilişkinin mevcut olup olmadığının tespit edilmesidir. Buradan hareketle suçun faili ve mağduru arasında uzun yıllara dayanan bir dostluk, komşuluk ilişkisi veya yakın akrabalık ilişkisi bulunup bulunmadığı incelenir.

Tefecilik suçunda, faile ait işyerinde bir başkası tarafından imzalanan çek veya senet bulundu ise söz konusu çek ve senetlerin bulundurulma nedeni sorulmalı, çek ve senette borçlu sıfatını haiz kimselerin beyanına başvurulmalı ve lüzumu hakinde vergi dairesine müracaat etmek suretiyle vergi inceleme raporunun düzenlenmesi talep edilmelidir.

KOVUŞTURMA USULÜ, GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Türk Ceza Hukuku düzenlemeleri gereği suçların bir kısmı takibi şikayete bağlı ilen bir kısmının takibi şikayete tabi değildir. Tefecilik suçu, takibi şikayete bağlı suçlar arasında olmayıp suç, savcılık tarafından resen soruşturulur. Bu nedenle, suça ilişkin şikayetten vazgeçme halinde ceza davasının düşmesi neticesi meydana gelmez. Aynı şekilde söz konusu suça ilişkin uzlaşma prosedürünün uygulanması da mümkün değildir.

Bir ceza hukuku kurumu olan dava zamanaşımı; suçun işlenmesi ile birlikte suça ilişkin bir dava açılmazsa ya da dava açılır ancak yasal süre içinde neticelenmezse davanın düşmesine neden olur. Tefecilik suçu için dava zamanaşımı süresi 8 yıl olarak belirlenmiştir. İfade edilen yasal süre içinde her zaman soruşturma yapılabilir ve suçun faili ile ilgili kamu davası açılabilir. Yapılacak yargılamada görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir.

Tefecilik suçu, hukuki boyutu ve neticesi itibariyle oldukça önemli hukuki sonuçlar doğuran ve yargılama neticesinde hürriyeti kısıtlayıcı cezai müeyyidelerin uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Bu itibarla katiyen hafife alınmamalıdır. Kişi, tefecilik suçu sebebiyle yapılan ceza yargılamasının bir tarafı olduğunda, adilane bir yargılamanın teşekkül etmesi, yasal hak ve menfaatlerinin korunarak arzu edilen müspet neticenin kısa zamanda elde edilebilmesi için emsal davalar ile deneyim kazanmış uzman bir ceza avukatı ile iletişime geçmelidir.

Benzer Yazılar

Yorum Yaz

error: Bu içerik koruma altındadır.
WeCreativez WhatsApp Support
Bilgilendirme: Avukatımız tarafından hukuki danışmanlık hizmeti verilmesi durumunda, yapılan görüşmeler Avukatlık Kanununun 164. maddesi gereği danışmanlık ücretine tabidir.
👋 Merhaba, size nasıl yardımcı olabiliriz?