Av. Arb. Utku ARSLAN
·
0 545 685 59 39
·
av.utkuarslan@gmail.com
Bize Ulaşın

Fiziksel Mahremiyete İlişkin Çıplak Görüntüleri Mağdurun Bilgisi Dışında Kaydetme

T.C.

YARGITAY

12. CEZA DAİRESİ

E. 2018/4868

K. 2018/11056

T. 21.11.2018

DAVA : 

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı, sanık ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : 

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın suç işleme kastı bulunmadığı halde mahkumiyet kararı verilmesinin isabetsiz olduğuna, hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına, erteleme hükümlerinin uygulanmamasına ilişkin ve mahalli Cumhuriyet savcısı ile katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

1- ) Oluşa ve kabule göre; mağdur ve ailesinin yaşadığı apartman dairesinin alt katında oturan sanığın, suç tarihinde saat 19.00 sularında, apartmana ait ortak alan olan kömürlüğe çıkıp, yanında getirdiği biraları içtiği esnada, komşusunun banyosunun ışığının yandığını ve su sesi geldiğini fark etmesi üzerine, banyoya ait soba borusu deliğinden cep telefonunu uzatıp, cep telefonunun kamerasıyla duş almakta olan 11 yaşındaki mağdurun çıplak bedenini gizlice kaydettiği olayda;

Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli, 2014/14-603-2015/66 Sayılı kararında da vurgulandığı üzere; mağdurun cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak görüntülerini, onun bilgisi dışında, cep telefonu ile kaydeden sanığın eyleminde TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasında tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki müstehcen görüntüyü içeren ürünün üretiminde 11 yaşındaki mağdur çocuğun yer almasından dolayı TCK’nın 226/3-1. madde, fıkra ve cümlesinde tanımlanan müstehcenlik suçunun da oluştuğu, bir fiili ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan sanığın, TCK’nın 44. maddesi gereğince daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlik suçundan cezalandırılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yasal ve yeterli olmayan gerekçelere dayalı olarak sanık hakkında TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,

2- ) Kabul ve uygulamaya göre de:

a- ) Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun TCK’nın 139/1 ve CMK’nın 253/1-a madde ve fıkraları gereğince uzlaşmaya tabi suçlardan olduğu gözetilmeksizin, soruşturma evresinde CMK’nın 253. maddesi uyarınca uzlaştırma işlemleri yerine getirilmeden dava açılması, yargılama aşamasında da aynı Kanun’un 254. maddesi gereğince bu eksikliğinin giderilmemesi,

b- ) Temel ceza belirlenirken, TCK’nın 61/1. madde ve fıkrasında yer alan ölçütler nazara alınarak, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle aynı kanunun 3/1. madde ve fıkrası uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi,

c- ) Sanığa ait adli sicil ve arşiv kaydına ilişkin belgede gösterilen Ünye Asliye Ceza Mahkemesi’nin 31.05.2007 tarihli, 2007/123 esas, 2007/235 karar sayılı, 02.05.2012 tarihinde kesinleşip, 05.04.2013 tarihinde infaz edilen ilam içeriğine göre, sanığın, 15.03.2007 tarihinde işlediği sabit görülen görevi yaptırmamak için direnme suçundan dolayı TCK’nın 265/1. madde ve fıkrası gereğince 6 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı, sübutu kabul edilen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu 07.10.2012 tarihinde işlemesi nedeniyle tekerrüre esas nitelikte cezası bulunduğu halde, tekerrür hükümlerinin uygulanmaması,

d- ) Olay yerinde ele geçirilip adli emanete alınan sigara paketi ile boş bira kutusunun, sübutu kabul edilen suçun işlenişi ile ilgisinin bulunmadığı ve imha edilmelerinin gerektiği gözetilmeden, yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye de dayanılmaksızın, anılan eşyaların TCK’nın 54. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi,

e- ) Yaşı küçük mağdura CMK’nın 239. maddesi uyarınca baro tarafından vekil atanmasından dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 5560 Sayılı Kanun ile değişik 13. maddesi gereğince Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Görevlendirilen Müdafi ve Vekillere Yapılacak Ödemelere İlişkin 2015 Yılı Tarifesi’ne göre tespit edilecek zorunlu vekillik ücretinin yargılama gideri olarak sanıktan tahsil edilmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

f- ) Sanık hakkında TCK’nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : 

Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının, sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 21.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar

Yorum Yaz

error: Bu içerik koruma altındadır.
WeCreativez WhatsApp Support
Bilgilendirme: Avukatımız tarafından hukuki danışmanlık hizmeti verilmesi durumunda, yapılan görüşmeler Avukatlık Kanununun 164. maddesi gereği danışmanlık ücretine tabidir.
👋 Merhaba, size nasıl yardımcı olabiliriz?